Günümüz dünyasında network ağına dahil olmuş topluluklar hızla gelişmektedir. İleri sürüldüğüne göre, 1990’ların başında “bilgisayar ağına “ bağlanmış bir milyon kullanıcı mevcutken, internetin yaygınlaşması ile bu sayının elli milyona ulaştığı iddia edilmektedir. C.S. Quarterman’e göre, kullanıcı sayısı, yaşadığımız yüzyılın sonunda 700 milyona ulaşacaktır. ABD’nin dev tekefon şirketlerinden MCI’nın başkanı B. Roberts’in de belirttiği gibi, “telefon kullanımında yüzyılda ulaşılan noktaya internet kullanımı beş yılda varmıştır.”
“Network’ün gücü, kendisine bağlanan makine sayısının karesine eşit olduğu varsayımına bakarak, internetin gücünün yüzyılın sonunda, bugünkünün yüz katı olacağı da belirtilmektedir. Bir diğer deyişle, internet ağına bağlanan PC sistemin gücünü geometrik olarak arttıracak ki, bu sürecin gelecekteki aşamaları tahayyül sınırlarının bir hayli zorlamaktadır.”5 ileri sürüldüğüne göre, örneğin “MSC, Malezya’yı XXI. Yüzyıla taşıyan ve %8 E tekabül eden ekonomik gelişimin kilit noktasının oluşturmaktadır.
![](https://static.wixstatic.com/media/a27d24_64a75a0df024417d89765da78ba5d342~mv2.png/v1/fill/w_798,h_531,al_c,q_90,enc_auto/a27d24_64a75a0df024417d89765da78ba5d342~mv2.png)
Fiber-optik ve kablosuz networkler, dünya ticaretine yeni ufuklar açmakta, çin hükümeti milyonlarca dolarlık yatırımlarla 2010 yılında, 12 ayrı kente faaliyete geçmesi öngörülen teknoloji harikası bölgelerin inşaasına yönelmektedir. Networklenmiş toplumların en önemli özelliği kuşkusuz hız ve sınırsız büyüme olmaktadır. Bu süreçler sayesinde, tüketici hizmetlerinden, para akışına kadar tüm hizmetler inanılmaz bir hıza ulaşmaktadır. “bilgi çağında Network, şirketler için işlerini kolaylaştıran bir araç olmaktan çıkarak, işin kendisi konumuna gelmiştir.”
Bilgi- teknoloji danışmanı D. Tabscott “dijital ekonomi” isimli kitabında, günümüzde teknoloji ve rekabetin aynı şeyi ifade eder konuma geldiğini ileri sürmüştür. “bilgisayarlar ve networkler için harcanan para, gider hanesinde yer alan bir kalem olmaktan çok, kritik bir yatırım konumuna gelmiş durumdadır.” “bireysel ticari zeminler ortadan kalkarak, yerlerini günde 24 saat ve yılda 365 gün çalışan küresel piyasalara bırakıyor. Para ışık hızında hareket ediyor, yatırımcılar sınırsız miktardaki fonları bir anda istedikleri yerlere aktara bilme olanağına sahipler. Dünyayı tümüyle değiştiren başkalaşımın çekirdeği bilgidir.” Günümüzde C.Corzine’nin de belirttiği gibi, “bilgi şeffaf bir duruma gelmiştir. Bir Reuters terminaline ve bir telefona sahip olan herkes istediği her türlü bilgiye sahip olabilir”
“Dolayısıyla her daim aç olan ticari kuruluşlar, daha az bilinen, ancak büyük potansiyel taşıyan bölgelere yönelmiş durumdadırlar. Dünyanın gelişmekte olan ülkeleri ekonomistler, bu ülkelerin finans piyasalarına taşınmalarının bugüne dek benzeri görülmemiş bir refah yaratımını sağlayacağı görüşündedirler. Negroponte’nin dediği gibi, bit’lar hiçbir sınır tanımıyorlar.”
![Büyüyen bir ülke, diğerini de bu büyüme sürecinin içine çekiyor.](https://static.wixstatic.com/media/a27d24_e8aa5431d7114dd59a84376e00273476~mv2.png/v1/fill/w_801,h_531,al_c,q_90,enc_auto/a27d24_e8aa5431d7114dd59a84376e00273476~mv2.png)
Büyüyen bir ülke, diğerini de bu büyüme sürecinin içine çekiyor. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere oranla daha fazla avantajları bulunmakta. Daha yaşlı olarak nitelendirilebilecek ekonomilerin elleri ayakları katı bürokrasi ve eski moda bakır kablolarla bağlanmış durumda. Yeni gelişen ekonomiler ise, fiber-optik kabloların, hatta kablosuz bağlantıların nimetlerinden yararlanma imkanına sahipler. Singapur, Filipinler gibi yerleşim merkezleri en son teknolojik gelişmeleri uygulamak suretiyle, Batı ülkelerinin maruz kaldığı uzun ve sancılı gelişim sürecini hiç yaşamamaksızın yeni dünyada yerlerini alıyorlar.”
İleri sürüldüğüne göre, gelişmekte olan dünya “ network’lenmiş ekonomilere sıçrama yaparken, örneğin eski sanayileşmiş Avrupa ülkeleri ve Japonya ise bir Network kriziyle karşı karşıyadır. Microsoft’un Avrupa yöneticisi B. Vergnes, “Avrupa’da hatta yüksek teknolojisi ile övünene Japonya’daki pek çok kuruluşun Network’ü bırakın kullanmaktan, anlamaktan bile epeyi uzak olduğunu vurgulamaktadır.”
Kuşkusuz, yeni çağın işçisi de sanayi devriminin kontrolü altında çalışan ve verilen emirleri uysalca yerine getiren işçisine karşılık, bilgi çağı, sorma alışkanlıkları gelişmiş ve yaratıcı gücünü kullanan “bilgi işçilerine” ihtiyac duymaktadır. İleiri sürüldüğüne göre, “tarih boyunca belki de ilk kez politik ve ekonomik liberalleşme aynı anlama gelmektedir.”
“network’lerce sarmalanmış bilgi çağının öncü nitelikli örneklerini Asya kıtasının yeni devletleri oluşturuyor. Malezya, Singapur gibi toplumlar, bilgi çağına ülkelerini baştan aşağı kablolarla donatarak ve babadan kalma hükümetlerin yerine, daha açık sistemler getirerek hızla dalma girişindeler. Büyük bir refah patlaması eşiğindeki bu ülkelerde, Asya’nın aile, sabır, düzen gibi değerleri Network’lü dünyanın kaba eleğinden geçiyor ve hükümetler açık entelektüel ve ekonomik sisteme geçiş yöntemlerini de kendileri icat ediyorlar.” Asya’nın birçok ülkesinde, örneğin Singapur, Malezya ve Çin’de şehir planlamacıları geleceğin kentlerinde bilgi merkezleri inşa etmektedirler.
![yeni çağın işçisi de sanayi devriminin kontrolü altında çalışan ve verilen emirleri uysalca yerine getiren işçi](https://static.wixstatic.com/media/a27d24_6c5e598c9d9e4c568585a57fe1d5b308~mv2.png/v1/fill/w_759,h_407,al_c,q_85,enc_auto/a27d24_6c5e598c9d9e4c568585a57fe1d5b308~mv2.png)
kuşuksuz bilgisayar dünyası beraberinde bazı ciddi tehlikeleri de getirmektedir. Her şeyden önce bilgi çağı bilgi teknolojisine bağımlılığı arttırmakta ve toplumların olumlu ve olumsuz anlamda, bir diğerinden etkilenebilirliğini hızlandırmaktadır. İleir sürüldüğüne göre, “bilgisayar virüsleri en az körfez savaşında atılan bombalar kadar tehlikeli. Pentegon yetkilileri, bilgisayarında mudemi olan birkaç zeki insanın, milyonlarca insanın hayatını tehlikeye sokabileceğinin ve büyük ekonomik rahatsızlıklar yaratabileceğini, bunu neredeyse paraya hiç ihtiyaç duymaksızın gerçekleştirebileceğini söylüyorlar.” Bütün bu tartışmalara rağmen birçok yazar, Network’ün korkulacak bir şey olmadığına önemle işaret etmiştir.
İleri sürüldüğüne göre, “tam tersine yaşamı kolaylaştırmanın ötesinde, çoğaltan bir olgu. Bilgiye erişim arttıkça, sınırlar, kısıtlamalar ve engeller ortadan kalkıyor ve insan zekası yapay zekanın koridorlarında rotasını belirlemiş yolculuklara çıkıyor ve her durakta kendine mükemmel bir bilgi ziyafeti çekiyor.”
Bu kişilerin ve kurumların kendilerine ve çevreye hakim olabilme mücadelesinde bilgi , değerlendirilebilecek en önemli araçtır. Bilgi, her ölçüde bir varlığı sürdürme faktörü olarak yaşamımıza egemen olmuştur. “insan bilgi işcisi olarak en gelişmiş sibernetikmakinelerden çok daha etkin sentezleme kabiliyetlerine kavuşmuştur. Eğitilimş insan, bilgi işcisi olarak bir problem yumağını hızla çözümler demetine dönüştürebilme” kabiliyeti kazanmıştır.